Denizciliğin kalbi Beşiktaş,
bugün yine denizcilik tarihinin en önemli eserlerini göğsünde saklıyor.
Osmanlı donanması, 16.
Yüzyıldan 19. yüzyılın ortalarına kadar her yıl bahar aylarında Beşiktaş
Limanı’ndan sefere çıkardı. Dev cüsseli kalyonlar, kadırgalar sefer öncesi
limana demirleyip birkaç gün kaldıktan sonra törenlerle uğurlanırdı. Osmanlı
denizciliğinde bir gelenek haline gelen bu törenler, Beşiktaş’ın deniz tarihinde
ayrıcalıklı bir yere sahip olmasını sağlamıştı.
16. yüzyılda Barbaros Hayrettin
Paşa, Beşiktaş Deresi ağzında cami ve medrese yaptırdı. Ölümünden sonra da Mimar
Sinan tarafından Beşiktaş Meydanı’na klasik Osmanlı mimarisine uygun olarak inşa
edilen türbeye defnedildi. Bu büyük Türk denizcisine duyulan saygı denizcilerle
Beşiktaş arasında bir gönül bağının kurulmasını sağladı. Bu yüzden Türkiye’nin
ilk ve tek Deniz Müzesi’nin 1961’den beri Beşiktaş’ta varlığını sürdürmesi
denizcilik tarihi açısından büyük anlam taşıyor.
İlk Askeri Müze
Deniz Müzesi, 1897 yılında,
Bahriye Nazırı Büyük Amiral Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa’nın emri ile Kd. Yüzbaşı
Süleyman Nutki tarafından Tersane-i Amire’de (bugünkü Taşkızak Tersanesi)
Bahriye Müze ve Kütüphane İdaresi ismi ile kuruldu. 1934 yılında Deniz Müzesi
adını alan mekân aynı zamanda Türkiye’nin ilk askeri müzesi olma özelliğini
taşıyor. Savaş sebebiyle İstanbul’dan Anadolu’nun değişik yerlerine taşınan
orijinal eserler, 1948’den itibaren Dolmabahçe Camii ve yanındaki binalarda
ziyaretçilere açıldı.
Son olarak 1961 yılında müze,
Beşiktaş’taki İskele Meydanı’nda, Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa’nın
anıtı ve türbesi yanında, bugünkü bulunduğu yere taşındı. Kayıklar Galerisi
bölümü ise 1970 yılında izleyiciye açıldı. Dolmabahçe, Topkapı, Beylerbeyi,
Çırağan ve Üsküdar sarayları ile sahildeki kasırlardan getirilen eşsiz tarihi
kayıklar burada teşhire sunuldu.
Saltanat Kayıkları
Tarihi kayıklar koleksiyonu
tamamen orijinal parçalardan oluşuyor. Sultan IV. Mehmed devrinden itibaren
Osmanlı sultanlarının yakın sularda kullandıkları 24 çifte kürekli teknenin
genişliği 5 metre 70 cm, uzunluğu ise 40 metre. Kadırganın köşk bölümü sedef,
bağa, fildişi süslemeler, gümüş levhalar ve değerli taşlarla bezeli. Tarihi
kadırgayı incelerken Avustralyalı Denise-Ray Marmion çifti ile göz göze
geliyoruz.
Kadırganın ihtişamı karşısında
hayretler içinde kalan Ray ile konuşmaya başlıyoruz. Ray, galeride gördüklerini
tek bir kelime ile ifade ediyor: “Muhteşem”. Avustralyalı çift Türkiye’nin
birçok şehrini gezdiklerini anlatıyorlar. Ancak İstanbul’un büyüsünden bir başka
bahsediyorlar. Özellikle bu tarihi kayıkları denizin üzerinde hayal edince çok
heyecanlandığını ifade ediyor Denise. Ben de hemen bunun bir örneğinin bire bir
kopyalandığını ve şu an saltanat kayığı adı altında turistik olarak
kullanıldığını anlatıyorum.
'Uzaklar' da Müzede
Deniz tarihini, denizcilikte
kullanılan objeleri ve deniz kültürünü ziyaretçilerine aktaran müzede, gemi
modelleri, sancaklar, Aivazovsky, Hüsnü Tenküz gibi ünlü ressamların tabloları,
Atatürk’ün Savanora ve Ertuğrul Yatı’ndaki eşyaları, Cumhuriyet dönemine ait en
önemli gemilerden Yavuz’a ait eşyalar gibi değerli objeler bulunuyor. Bunların
yanı sıra Yavuz Sultan Selim’in, Mısır’ın fethinde kullandığı toplardan biri,
Alman UB-46 Denizaltısı’nın denizden çıkarılan bir bölümü ve büyük denizcilerin
büstleri bahçe bölümünde yer alan önemli eserlerden.
Bahçenin devamında Osman-Zuhal
Atasoy çiftinin dünya turuna çıktığı ‘Uzaklar’ teknesi için camdan yapılmış özel
bir bölme var. Atasoy çifti 24 Ağustos 1992’de Ege’deki Sığacık Limanı’ndan
demir alarak batı rotası ile yolculuğa başladılar. Yolculuk sırasında Deniz adlı
bir kızları da olan çift dört yıl, on ay, altı gün boyunca gezerek 30’dan fazla
ülkeyi ziyaret ettiler. Şu an Deniz Müzesi’nde bulunan Uzaklar, orijinal
gövdesiyle gittiği ülkeleri anlatmak için ziyaretçilerini bekliyor.
Müze Doktorları
Müzedeki tüm eserlerin orijinal
olması çok etkileyici bir durum. Müzede çalışan özel restoratörler bu parçaları
sürekli bakımdan geçiriyor. Müzecilik ve tarihi objelerin restorasyonu konusunda
özel eğitim alan restoratörler haritaların eksik parçalarını onarıyor, tarihi
kayıkların yıpranan boyalarını eserin özgünlüğünü bozmadan yeniden elden
geçiriyorlar.
Sürekli yeni parçaların
eklenmesiyle müzenin şu an içinde bulunduğu binalar yetersiz kalıyor. Bu nedenle
Deniz Müzesi mekânını yenilemeye hazırlanıyor. 2005 yılında açılan proje
yarışmasında birinci olan eserin hayata geçirilmesi için hazırlıklar başlamış
durumda. Müze yetkilileri en kısa zamanda yeni projeyi hayata geçireceklerini
belirtiyorlar.
Yeni proje çerçevesinde
gökyüzündeki takım yıldızları bire bir anlatan bir gökyüzü simülatörü yapılması
planlanıyor. Buna ek olarak, özellikle küçük ziyaretçilerin çok ilgisini çekecek
üç boyutlu bir gemi kullanma simülatörü de yolda. Bu aletle kullanıcılar
istedikleri gemiyi seçip ona kumanda edebilecek.
Kaptan-ı Derya Barbaros
Hayrettin Paşa’dan günümüze Türk Deniz mirasının en önemli örnekleri Deniz
Müzesi’nde sergileniyor. Bu eserleri inceleyip bir an için Barbaros’un ‘seferden
dönüşünü’ hayal etmemek mümkün değil. Dinleyin, top seslerini siz de duyuyor
musunuz?
Yazı : Yeliz Erkoç
Foto : Fatih Pınar
Kaynakça:
SkyLife
Temmuz 2006